OLİMPİYAT OYUNLARINA KATILAN SPORCULARDA YAŞANAN PERFORMANS ENGELLERİ
Olimpiyatlarda başarı hedefiyle yola çıkan sporculardan çoğu zirveye ulaşmasına yardımcı olan hayallerinin peşinden koşarken, diğer yandan sporcuların önemli bir kısmı ise Olimpiyat Oyunlarında kapasitelerinin çok altında performans gösterdiler. Bu sporculardan edinilen dersler son derece önemlidir.
Yapılan bir araştırmada Olimpiyat Oyunlarına katılmış 165 sporcudan 75’i çok iyi bir performans geçmişine sahip olmasına rağmen, Olimpiyat Oyunlarında potansiyel performanslarını gösteremediklerini belirttiler. Kendileri ve onları tanıyan herkes iyi olmalarını beklemelerine rağmen hedeflerinin çok altında kaldılar.
Olimpiyat Oyunlarına katılan sporcuların performanslarına engel olan üç büyük neden olduğunu açıkça söyleyebiliriz:
1. İşe yarayan antrenman rutinlerinin (kalıplarının) değiştirilmesi,
2. Seçimlerin geç yapılması,
3. Dikkat dağıtıcı unsurlar nedeniyle havaya girilememesi.
İşe Yarayan Antrenman Rutinlerinin Değiştirilmesi
Performansın önündeki en büyük engellerden biridir. Bu engel, iyi bir planlama ile sporcuların ve antrenörlerin neredeyse tam olarak kontrol edebilecekleri bir durumdur. İyi performans gösteremeyen sporcuların, geçmişte başarılı oldukları rutinlerini sıklıkla değiştirdikleri gözlenmiştir.
Olimpiyat Oyunları öncesi yıl boyunca uluslararası düzeyde çok başarılı olmuş olan bir kısım sporcular, Olimpiyat senesinde antrenman yüklerini önemli ölçüde artırırlar. Bazıları tamamen yabancı oldukları bir antrenman programını benimser. Rutin antrenmanlarını iki hatta üç katına çıkarırlar.
Bu başarılı sporcular, Oyunların hemen öncesinde istenmeyen yorgunluğa ve giderek artan bir bitkinliğe girdiklerini belirtiyorlar. Bu yaşantı, Olimpiyatların genel stresiyle birleştiğinde, Olimpiyat Köyü (tamamen yabancı oldukları denetimli bir yaşantı) ve kritik yarışma zamanı geldiğinde maalesef, birçoğu artık tamamen tükenmiş haldedir. Fiziksel olarak bitmiş, zihinsel olarak yorgun ve bazı durumlarda yaralanmaları dahi oluşmuştur. Bu yüklenme, o sporcular için geçmişte neyin işe yaradığını düşünmeden ve aşırı yüklenme sinyallerini kontrol etmeden ya da uygun izleme sistemi olmadan uygulanmıştır. Olimpik sporculardan birisi şunları söylemişti, “Bir sınav için tıkanmak gibiydi, çok fazla ama çok geç”.
Geçmişe bakıldığında, başarılı sporcuların daha önce kendilerinde işe yarayan antrenman modellerini takip etmeleri gerektiğini hissedip bu tanıdık antrenman programlarında/modellerinde bir kısım yeni düzenlemelere ve iyileştirmeler yapmaya gereksinim olduğunu ve bunu basit bir kısım düzenlemelere başardıklarını belirtiyorlar.
Fakat alışılmadık ve kendilerinin antrenman biçimi ile uyumlu olan antrenman programlarında büyük değişiklikler yapıldığında çok yetenekli bazı sporcular sadece acı çekmişlerdir.
Sporcuların, aşina oldukları rutinlerden uzaklaşan çeşitli düzenlemelerin performanslarını olumsuz etkilediği; önceki başarılı yarışmalarda yaşadıklarının aksine Olimpiyatlarda “bağlılık” duygusunu yitirmekte oldukları görülüyor. Çünkü bu sporcular yorgunluk ve bitkinlikleri nedeniyle, geçmişte olduğu gibi artık takım arkadaşlarıyla birlikte olamıyorlar. Kaçınılmaz olarak takım içindeki sosyal sargınlık duygusu da giderek bozuluyor. Bu sporcular “birlikte yediler, birlikte antrenman yaptılar ve ayrı yollara gittiler”. Bir takım olmanın tutkalı “sargınlıktır”.
Sporcular en iyi performansları için geçmiş tüm zamanlarda birbirleriyle beraberken, Olimpiyatlar için kopmaya başlamaları nedeniyle maalesef Olimpiyat alanında saygı görmemeye ve takımdaki sargınlıklarını kaybetmeye başlıyorlar.
Ayrıca bazen yarışma planlarında yapılan son dakika değişiklikleri, çok iyi uygulanmayan alışılmadık rutinlerin yerleştirilmesiyle sonuçlanıyor. Bazı durumlarda da antrenörler Oyunların öncesi bildikleri ve uygulamaktan da keyif aldıkları programlarını tamamen değiştiriyorlar. Geçmişte iyi çalışan, yapıcı, destekleyici ve görev odaklı rutinleri yıkıyorlar. Bu, bazı sporcular için alışılmadık ve rahatsız edici bir zorluklar silsilesi oluşturuyor. Çoğu durumda değişikliğin asli amacı iyiken, sonuç genellikle felakettir.
Bu nedenle sporcularda işleyen ve başarı elde edilen antrenman programlarını değiştirilirken çok fazla düşünülmesi gerekir. Yapılması gereken eksik ve yetersiz olduğu düşünülen kısımların düzeltilmesi ancak ama tamamen değiştirmenin bir felaketle sonuçlanabileceğinin unutulmamasıdır.
Seçimlerin Geç Yapılması
Başarısızlıkla ilgili bir diğer etmen, sporcuların Olimpiyat kotasını geç almaları ya da takım seçiminin geç yapılmasıdır. Sporcular, fiziksel ya da zihinsel hazırlıklarında kaçınılmaz olarak bir periyodizasyon kullanırlar.
Antrenörlerin ve federasyonların yarışma tarihleri belirleme ve kotayı kullanacak sporcuların seçimi konusundaki gecikmeleri nedeniyle sporcular ideal programlarının dışına çıkmak zorunda kalıyorlar.
Bunun dışında Olimpiyat kotası sürecinde ilk yarışmalarda kotayı alan sporcuların periyotlama süreçleri daha kolay düzenlenebilirken, çok geç kota alan sporcuların periyotlama sorunları yaşadıkları ve yarışmalarda sadece bu nedenle kötü performans sergiledikleri gözleniyor. Bu durum özellikle takım sporlarında erken kota alınmasına karşın takımın netleştirilememesi nedeniyle kırıcı bir kısım sorunların yaşanmasına da neden oluyor. Bir sporcunun takımda oynayamaması, uygun zihinsel hazırlığının engellenmesi, sporcunun kendinden şüphe duymasına ve genellikle duygusal çekilmeye (emotional drainage) yol açabiliyor.
Dikkat Dağıtıcı Unsurlar Nedeniyle Havaya Girilememesi
Başarısızlıklarla ilgili son söylenecek unsur da Olimpiyat Oyunlarında madalya kazanma kapasitesine sahip sporcuların büyük bir kısmı, çok iyi antrenman yapmış olmalarına karşın Olimpiyat alanındaki dikkat dağıtıcı bir takım etkenler tarafından etkilendiğini belirtiyor. Sporcular bu etkenler içinde Olimpiyat Köyünün atmosferi, törenler, “yıldız” sporcuların varlığı, kalabalıklar, medya ve hissettikleri genel beklentileri sayıyorlar.
Bu sporcular fiziksel becerilerini sergilemek için hazırlanmış olmalarına karşın çok sayıda dikkat dağıtıcıyla baş etmeye yeterince hazırlanmadıklarını çok geç fark ederler. Bu dikkat dağıtıcılar karşısında birçok sporcu “yarışma odağını” kaybediyor.
Hatta bazı sporcular önceki yarışmalarda kendileri için çok iyi çalışan aynı etkinlik öncesi rutinleri ve yarışma odağını takip etmeyi hatırlayamadıklarını belirtiyorlar. Böylece, görevlerine, “işlerine” doğrudan odaklanamıyorlar ya da odaklanmıyorlar. Start çizgisine geçtiklerinde veya sahaya adım attıklarında, kalabalığa, kameralara, sonuca, kendilerinden duydukları şüpheye ya da rakiplerinin gücüne odaklanıyorlar. Odak noktaları bu durumda her yere kayıyor ama olması gereken yere bir türlü gelemiyor.
Sporcular, Olimpiyat Oyunları gibi büyük uluslararası yarışmalara girerken dikkat dağıtıcı şeylerle başa çıkmak için bir plana ihtiyaç duyarlar. Olimpik bir ortamda önceki deneyimlerinin varlığı ya da onlara bu deneyimlerin aktarılması, ne olacağını bilmelerine yardımcı olur. Bununla birlikte, uygun zihinsel hazırlıkla o sahneyi ilk kez yaşamak ve tüm zamanların en iyi performansına sahip olabilmek mümkündür. Ne bekleyebilecekleri, ne için orada bulundukları ve ne tür bir odaklamanın en iyi sonuçlara götürdüğünü net bir şekilde anlamaları önemlidir. Sporcular bunu öğrendikten sonra, beklenen dikkat dağıtıcılardan kaçınmak ve kaçınılmaz olan dikkat dağıtıcılarla başa çıkmak için bir plan geliştirebilirler.
Performans engellerini ortadan kaldırmanın ilk adımı, Olimpik sporcuların kendi olanaklarının ve kendi durumlarının farkında olmalarıdır. İkinci adım ise antrenörlerin ani program değiştirmemeleri ve destek ekibinin sporcuları nihai teste başlamadan çok önce karşılaşacakları şeylere hazırlayabilmeleridir.
Kaynaklar
Terry Orlick and John Partington (2011). Zone of Exellence-psched. Illinois Chmp. Human Kinetics.
Weinberg, R.A. & Gould, D. (2019). Foundation of Sport and Exercise Psychology. (7.th. edt). Il. Champain. Human Kinetics.